Mardin türkiye'nin en önemli kültürel ve mimari miraslarından birini içerir. Mor Gabriel manastırı Mardin mimarisinin en karakteristik yapılarındandır. Bu sebeple, Mor Gabriel Manastır kompleksine ek bir yapı tasarlamak, Mardin'in mimari dokusunu anlamayı gerektirir. Mardin taşının dokusu şehrin her noktasında kendisini hissettirir. Özellikle Selçuklu dönemi mimarisinin simgesel elemanlarından biri olan eyvan, bu coğrafyanın yapıtaşlarından birini oluşturur. Mardin mimarisinin diğer belirgin bir özelliği de topoğrafya ile kurduğu ilişkiden ötürü oluşturduğu kademeli ve teraslı yapı dilidir. Yapının planlandığı arazi, oldukça çorak topraklar üzerinde konumlanmış olup, bozkır bitki örtüsünün egemen olduğu bir çevrede yer almaktadır. Yakınında başka bir yerleşim bulunmayan arazi, Mor Gabriel Manastırı’ na ulaşan yolun hemen kıyısında, manastırın bahçe girişinin önündedir. Gerek Mardin mimarisinde hakim olan parçalı ve kademeli yapılaşma, gerekse Mor Gabriel manastırının teraslı yapısı, ziyaretçi karşılama merkezinin mimarisinin esin kaynağı olmuştur. Binanın kapalı ve yarı açık mekanları ile eğime oturan peyzaj unsurları, kademeli olarak yükselen bir örüntü içerisinde, bir bütünün parçaları olarak tasarlanmıştır. Bozkır niteliğindeki peyzaj, binanın; avlu, eyvan, arkad gibi boşlukları oluşturan kısımları arasından yapıya nüfus etmektedir. Araziye yaya olarak ulaşmak mümkün olmadığı için, binaya otopark alanından yaklaşım ve manastır gezisinden çıkıştaki yaklaşım önemsenmiştir. Tesisin girişi ve bilet gişesi bu iki hattın kesiştiği noktada planlanmıştır. Ayrıca üçüncü giriş ise otoparktan tuvaletlere ve satış unitesine doğrudan ulaşmak için arsanın güneyinde düşünülmüştür. Projedeki temel fonksiyonlar; satış birimi, cafe, mutfak ve tuvaletlerdir. Ayrıca arsanın güneyinde kalan, manastıra ait spor sahasının soyunma odaları da yapının içerisinde çözümlenmiştir.